Ahmet Aydemir - Türkçe Sayfalar

 

        Ana Sayfaya
   

HABERLER

  Deutsche Version
Kişisel Bilgiler
Projeler
Diğer Uğraşılar
Fotoğraflar
Haberler
Ziyaretçi Defteri
Dış Bağlantılar
 
ahmet.aydemir@rub.de
 
 

Yeni ilstrasyonlar:

Bu uzun yazıdan sıkıldıysanız kafayı takmayınız... hemen illüstrasyonlar sayfasını ziyaret edip, dünyaya daha geniş açıdan yeni bir gözle; balık gözüyle bakınız!

 

 

 

 

Bochum, 26.02.2005

 

 

 

Sonsuz Aşk Fırtınası

 

 

 

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de Amerika Birleşik Devltleri'nin (ABD) dünyada izlediği güç politikası tepki topluyor ve bu da ABD’deki Bush yönetimi karşıtı bir kamuoyu oluşturuyor. ABD yönetimi ise bu tutumu biraz çarpıtarak Türkiye özelinde ABD halkı karşıtı bir tutummuş gibi yorumluyor ve bir yandan açıkça diplomatik yollardan bir yandan da ABD’nin prestijli ve hükümet çevrelerine yakın gazetelerinde köşe yazarları aracılığıyla Türkiye’deki bu gelişmeyi eleştiren, kimilerine göre Türkiye’ye aba altından sopa gösteren yazılara yer verilmesini sağlıyor.

Bu sırada Burak Turna ve Orkan Uçar’ın ABD’nin bor minerali kaynaklarını kontrol altına almak için Türkiye’yi işgal edişini konu edinen ‘Metal Fırtınası’ romanı gündemde üst sıralarda yerini alıyor ve kötüye giden ilişkilerin tuzu biberi oluyor. Bu gelişmeler ışığında Türkiye ABD ilişkileri nereye varır diye bir soru bizim de aklımızdan geçti ve şu sonuca vardık:

Sonsuz Aşk Fırtınası

Yıl 2006 şubat’ın 1’i,  yer Adana, CNN Muhabiri bildiriyor: “... Sayın seyirciler İncirlik Üssün’de çalışan ve Adana Genelevi’ne giden çok sayıda Amerikalı askerin aşk yapma isteği reddedildi. şimdi ekranlarda elleri boş, boyunları bükük üslerine dönen acımasızca reddedilen askerleri görüyoruz, hepsi hayal kırıklığına  uğramış permeperişan...”

2 şubat, yer Washington Pentagon’da ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in Incirlik olayına ilişkin basın toplantısı: “... Türkiye’deki özellikle Irak savaşlarından bu yana başlayan Amerikan karşıtlığı herkesin malumu. Bunlar bize son Irak Savaşı'ndan önce de vermemişlerdi. Bizim Türkiye üzerinden Kuzey Irak'a girişimizi sağlayacak o tezkerenin verilmeyişinden beri bu ülkeyi kamuoylarındaki ABD karşıtlığından dolayı medya ve diplomatik yollarla defalarca uyardık, Türklerin ABD ve Bush yönetimi karşıtı tutumu yapılan kamuoyu yoklamalarında çok açık bir şekilde görülmektedir. Elimizde bunu kanıtlayacak uydu(-rma) fotoğrafları dahil yeterince delil bulunmaktadır. Tayyip yönetimi ise bu hususta sürekli bizi oyalamakta, bir seviyoruz, bir sevmiyoruz diyerek dansöz gibi kıvırtmaktadır. Artık Adana’daki genelev olayı göstermiştir ki Türklerin bizi seveceği yok! ABD ve Bush karşıtı tutum bir İncirlik Üssü’nde ABD ideallerinin bekçisi gözbebeğimiz bir manga askerlerimizin genelev kapısından acımasızca geri çevrilmesine kadar tırmandırılmıştır. Bu büyük ulus bu olayın üstesinden de gelecektir. Bu konuda son kararı Sayın Başkan George W. Bush verecektir...”

13 şubat, ABD’ye ait 4 uçak gemisi ve çok sayıda hücum bot Doğu Akdeniz ve Ege sularında. Irak’taki 150 bin kişilik ABD ordusunun 100 bini Kuzey Irak Türkiye sınırına kaydırılmış tetikte bekliyorlar. Tüm dünyada gergin bir bekleyiş hakim, herkes daha önceki deneyimlere dayanarak ABD’nin saldıracağından kuşku duymuyor. Vurulacak ilk yerler arasında başta Adana’daki olmak üzere genel evler olacağı tahmin ediliyor. Artık ABD’nin vurup vurmayacağı değil, ne zaman vuracağı konuşuluyor.

Televizyonlarda politikacılar gelişmelere göre hararetli açıklamalarda bulunuyorlar. Türkiye'ye aşkın sevginin askeri yöntemle getirilmesine karşı çıkan Almanya ve Fransaya karşı ABD savunma bakanı Rumsfeld'in şu sözleri ABD ve Avrupa arasındaki rekabeti su üstüne çıkarmıştı: "Almanya ve Fransa! Onlar mı, onlar yaşlı Avrupa; zaten geneleve gitseler de işbitiremezler!"

14 şubat ABD televizyonlarında Başkan Bush’un Ulusa Sesleniş konuşmasının sonları: “... Daha önce 'Sonsuz Özgürlük Operasyonu' ile Afganistan'a, 'Çöl Fırtınası Operasyonu' ile de Irak'a demokrasiyi yerleştirdik. Vatandaşlarım müsterih olun, tüm dünyaya bizi sevmemenin ne demek olduğunu göstereceğiz. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, bundan sonra 14 şubat sevgililer günü ABD’nin Türkiye’nin sevgisizliğine karşı başlattığı bu harekatı konuşacak. Orta yolu yok, artık ya bizi sevecekler ya da düşmanımız olacaklar. Türklere de aşkı - sevgiyi öğreteceğiz. Bu anlamlı günde Akdeniz sularındaki ve Irakta’ki tüm birliklere buradan sesleniyorum ‘Sonsuz Aşk Fırtınası Operasyonu’ başlamıştır...”

Dünya televizyon karşısında adım adım ve canlı bir şekilde ABD’nin operasyonunu izliyor. Ekranlarda uçuşan binlerce görüntü arasında biri savaşın başladığının en somut göstergesi oldu. Bir ABD savaş gemisinden üzerinde kalp çizili ve ‘I love you’ yazılı bir Tomahawk füzesi sabahın alaca karanlığında oturduğu platformda önce yassı bir topu andıran sonra yükselirken arkasında düzgün bir sütuna dönüşen egzoz ateşiyle muhtemelen Adana Genelevine doğru yola çıkmıştı bile. Savaşın ilerleyen dönemlerinde ABD tarafında kayıplar artmaya başlayınca bunu 'save your back! fuck you! ' vb. yazılı füzeler takip etti.

Haziran sonları Türkiye’den görünüm. Büyük şehirlerdeki belli başlı genelevler vurulmuş yerle bir olmuştur. Hükümet binaları ve askeri hedeflerin yanı sıra vurulan yerler arasında İstanbul’daki Yıldız Parkı, İzmir Alsancak’taki Sevgililer Yolu, Ankara Kızılay’daki Kuğulugöl dikkatleri çekmekteydi. Buralarda savaşı hiçe sayarak inatla birbiriyle buluşan çok sayıda sevgili yaşamını yitirmişti; çünkü onlar ABD tarzı, ABD'yi sevmemiş takmamışlardı...

Artık Türkiye’nin dayanma gücü kalmadığı düşünülüyor başta ABD medyası olmak üzere dünyada savaş sonrası politik senaryolar konuşulup yazılıyordu. Bunlar arasında The Wall Street Journal gazetesindeki Robert L. Polork imzalı bir köşe yazısına bakılırsa ABD yönetimi savaş bittikten sonra ‘sevgiye geçiş döneminde’ kurulacak geçici hükümetin başkanlığına ABD’ye yakınlığıyla bilinen ve orada yaşayan ‘hoşgörüsüyle meşhur sevgi adamı ılımlı Müslüman' Fettulşah Boşgülen getirilecekmiş. Hatta Boşgülen Hoca bu senaryoyu onayladığını ima eden açıklamalarda bulunmuş Adana Genelevi olayını da kınayarak, göreve getirilmesi durumunda Türkiye’deki hiçbir genelevin ABD askerlerini ve vatandaşlarını geriye çeviremeyeceği yönünde bir yasa dahi çıkarmayı planladığını belirtmiştir

* * * * * * *

İnternet'te Mynet-Haber sayfasında rastladığım 23.02.2006 03:26 tarihli ABD "genelev" istemiş başlıklı bir haber, 2003'te ABD ile yaşanan "tezkere krizinin" Adana ve genelevlerle ilgili bir yönünün olduğunu gösteriyor. Habere göre 1 Mart 2003'te ABD'nin Türkiye üzerinden asker göndererek Irak'a girme planları çerçevesinde 60 bin askerin ihtiyaçlarını karşılamak için Adana'da yeni genelevler açma talebi olmuş. Benim yukarıdaki yazının Adana Genelevi'yle ilgili yanının ABD'nin Adana'da genelev talebiyle ilginç bir tesadüfle çakıştığı görülüyor.

Haberin tamamı için tıklayınız: ABD "genelev" istemiş

Haberin ilgi çekici bir yönü de tezkeredeki genelev maddesinin AKP Adana milletvekili Abdullah Çalışkan'ın açıklanmış olması. Abdullah Çalışkan "...özellikle sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı çok çirkin talepte bulunulmuş. Bu noktada bunu üzülerek söylüyorum. İlk akıllarına gelen şey de genelevlerin açılması olmuş. Bu noktada TBMM 1 Mart'ta ortaya iradesini koydu ve bu işi kökünden çözmüş oldu..." demiş. TBMM'nin işi kökünden çözmüş olması iyi de o tezkereyi savunan, mecliste görüşmeye açan, geçmesi için gerekli her şeyi yapan kendi partisi parti başkanları R.T. Erdoğan değil miydi. Bu durumda AKP ve Başbakan R.T. Erdoğan aynı tezkereyle birlikte aynı zamanda Türkiye'de Adana'da 60 bin ABD askerini ihtiyacının karşılanması için genelev yapılmasını da savunmuş denebilir. Tezkere kabul edilseydi acaba 60 bin ABD askerinin genelev ihtiyacını karşılamak üzere çalışılması düşünülen "iş gücü" nereden sağlanacaktı?! Böylece Sayın Erdoğan ve partisi ABD askeri için ilginç bir hizmete ön ayak olmuş olmayacaklar mıydı?

Sonuç olarak meclisten döndü ama bu utanç verici o tezkereyi savunanlar ve meclise getirmeye değer bulanlar hiç bir siyasi bedel ödemediler; Türkiye'de hükümet düzeyinde Türkiye'yi yönetiyorlar. Abdullah Çalışkan gibi AKP'li taife her nasılsa bu durumdan kendilerine gurur payı çıkarıyor (Not:23.02.2006)

   

 

ahmet.aydemir@ruhr-uni-bochum.de

 

ahmet.aydemir@ruhr-uni-bochum.de