Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de
Amerika Birleşik Devltleri'nin (ABD) dünyada
izlediği güç politikası tepki topluyor ve bu da ABD’deki Bush
yönetimi karşıtı bir kamuoyu oluşturuyor. ABD yönetimi ise bu tutumu
biraz çarpıtarak Türkiye özelinde
ABD halkı karşıtı
bir tutummuş gibi yorumluyor ve bir yandan açıkça diplomatik
yollardan bir yandan da ABD’nin prestijli ve hükümet çevrelerine
yakın gazetelerinde köşe yazarları aracılığıyla Türkiye’deki bu
gelişmeyi eleştiren, kimilerine göre Türkiye’ye aba altından sopa
gösteren yazılara yer verilmesini sağlıyor.
Bu sırada Burak Turna ve Orkan Uçar’ın ABD’nin bor
minerali kaynaklarını kontrol altına almak için Türkiye’yi işgal
edişini konu edinen ‘Metal Fırtınası’ romanı gündemde üst sıralarda
yerini alıyor ve kötüye giden ilişkilerin tuzu biberi oluyor. Bu
gelişmeler ışığında Türkiye ABD ilişkileri nereye varır diye bir
soru bizim de aklımızdan geçti ve şu sonuca vardık:
Sonsuz Aşk Fırtınası
Yıl 2006 şubat’ın 1’i, yer Adana, CNN Muhabiri
bildiriyor: “... Sayın seyirciler İncirlik Üssün’de çalışan ve Adana
Genelevi’ne giden çok sayıda Amerikalı askerin aşk yapma isteği
reddedildi. şimdi ekranlarda elleri boş, boyunları bükük üslerine
dönen acımasızca reddedilen askerleri görüyoruz, hepsi hayal
kırıklığına uğramış permeperişan...”
2 şubat, yer Washington Pentagon’da ABD Savunma
Bakanı Donald Rumsfeld’in Incirlik olayına ilişkin basın toplantısı:
“... Türkiye’deki özellikle Irak savaşlarından bu yana başlayan
Amerikan karşıtlığı herkesin malumu. Bunlar bize son Irak
Savaşı'ndan önce de vermemişlerdi. Bizim Türkiye üzerinden Kuzey
Irak'a girişimizi sağlayacak o tezkerenin verilmeyişinden beri bu
ülkeyi kamuoylarındaki ABD karşıtlığından dolayı medya ve diplomatik
yollarla defalarca uyardık, Türklerin ABD ve Bush yönetimi karşıtı
tutumu yapılan kamuoyu yoklamalarında çok açık bir şekilde
görülmektedir. Elimizde bunu kanıtlayacak uydu(-rma) fotoğrafları
dahil yeterince delil bulunmaktadır. Tayyip yönetimi ise bu hususta
sürekli bizi oyalamakta, bir seviyoruz, bir sevmiyoruz diyerek
dansöz gibi kıvırtmaktadır. Artık Adana’daki genelev olayı
göstermiştir ki Türklerin bizi seveceği yok! ABD ve Bush karşıtı
tutum bir İncirlik Üssü’nde ABD ideallerinin bekçisi gözbebeğimiz
bir manga askerlerimizin genelev kapısından acımasızca geri
çevrilmesine kadar tırmandırılmıştır. Bu büyük ulus bu olayın
üstesinden de gelecektir. Bu konuda son kararı Sayın Başkan George
W. Bush verecektir...”
13 şubat, ABD’ye ait 4 uçak gemisi ve çok sayıda
hücum bot Doğu Akdeniz ve Ege sularında. Irak’taki 150 bin kişilik
ABD ordusunun 100 bini Kuzey Irak Türkiye sınırına kaydırılmış
tetikte bekliyorlar. Tüm dünyada gergin bir bekleyiş hakim, herkes
daha önceki deneyimlere dayanarak ABD’nin saldıracağından kuşku
duymuyor. Vurulacak ilk yerler arasında başta Adana’daki olmak üzere
genel evler olacağı tahmin ediliyor. Artık ABD’nin vurup vurmayacağı
değil, ne zaman vuracağı konuşuluyor.
Televizyonlarda politikacılar gelişmelere göre
hararetli açıklamalarda bulunuyorlar. Türkiye'ye aşkın sevginin
askeri yöntemle getirilmesine karşı çıkan Almanya ve Fransaya karşı
ABD savunma bakanı Rumsfeld'in şu sözleri ABD ve Avrupa arasındaki
rekabeti su üstüne çıkarmıştı: "Almanya ve Fransa! Onlar mı, onlar
yaşlı Avrupa; zaten geneleve gitseler de işbitiremezler!"
14 şubat ABD televizyonlarında Başkan Bush’un Ulusa
Sesleniş konuşmasının sonları: “... Daha
önce 'Sonsuz Özgürlük Operasyonu' ile Afganistan'a, 'Çöl Fırtınası
Operasyonu' ile de Irak'a demokrasiyi yerleştirdik.
Vatandaşlarım müsterih olun, tüm dünyaya bizi
sevmemenin ne demek olduğunu göstereceğiz. Artık hiç bir şey eskisi
gibi olmayacak, bundan sonra 14 şubat sevgililer günü ABD’nin
Türkiye’nin sevgisizliğine karşı başlattığı bu harekatı konuşacak.
Orta yolu yok, artık ya bizi sevecekler ya da düşmanımız olacaklar.
Türklere de aşkı - sevgiyi öğreteceğiz. Bu anlamlı günde Akdeniz
sularındaki ve Irakta’ki tüm birliklere buradan sesleniyorum ‘Sonsuz
Aşk Fırtınası Operasyonu’ başlamıştır...”
Dünya televizyon karşısında adım adım ve canlı bir
şekilde ABD’nin operasyonunu izliyor. Ekranlarda uçuşan binlerce
görüntü arasında biri savaşın başladığının en somut göstergesi oldu.
Bir ABD savaş gemisinden üzerinde kalp çizili ve ‘I love you’ yazılı
bir Tomahawk füzesi sabahın alaca karanlığında oturduğu platformda
önce yassı bir topu andıran sonra yükselirken arkasında düzgün bir
sütuna dönüşen egzoz ateşiyle muhtemelen Adana Genelevine doğru yola
çıkmıştı bile. Savaşın ilerleyen dönemlerinde ABD tarafında kayıplar
artmaya başlayınca bunu 'save your back! fuck you! ' vb. yazılı
füzeler takip etti.
Haziran sonları Türkiye’den görünüm. Büyük
şehirlerdeki belli başlı genelevler vurulmuş yerle bir olmuştur.
Hükümet binaları ve askeri hedeflerin yanı sıra vurulan yerler
arasında İstanbul’daki Yıldız Parkı, İzmir Alsancak’taki Sevgililer
Yolu, Ankara Kızılay’daki Kuğulugöl dikkatleri çekmekteydi.
Buralarda savaşı hiçe sayarak inatla birbiriyle buluşan çok sayıda
sevgili yaşamını yitirmişti; çünkü onlar ABD tarzı, ABD'yi sevmemiş
takmamışlardı...
Artık Türkiye’nin dayanma gücü kalmadığı düşünülüyor
başta ABD medyası olmak üzere dünyada savaş sonrası politik
senaryolar konuşulup yazılıyordu. Bunlar arasında The Wall Street
Journal gazetesindeki Robert L. Polork imzalı bir köşe yazısına
bakılırsa ABD yönetimi savaş bittikten sonra ‘sevgiye geçiş
döneminde’ kurulacak geçici hükümetin başkanlığına ABD’ye
yakınlığıyla bilinen ve orada yaşayan ‘hoşgörüsüyle meşhur sevgi
adamı ılımlı Müslüman' Fettulşah Boşgülen getirilecekmiş. Hatta
Boşgülen Hoca bu senaryoyu onayladığını ima eden açıklamalarda
bulunmuş Adana Genelevi olayını da kınayarak, göreve getirilmesi
durumunda Türkiye’deki hiçbir genelevin ABD askerlerini ve
vatandaşlarını geriye çeviremeyeceği yönünde bir yasa dahi çıkarmayı
planladığını belirtmiştir
* * * * * * *
İnternet'te Mynet-Haber sayfasında rastladığım
23.02.2006 03:26 tarihli
ABD "genelev" istemiş başlıklı
bir haber, 2003'te ABD ile yaşanan "tezkere krizinin" Adana ve
genelevlerle ilgili bir yönünün olduğunu gösteriyor. Habere göre 1
Mart 2003'te ABD'nin Türkiye üzerinden asker göndererek Irak'a girme
planları çerçevesinde 60 bin askerin ihtiyaçlarını karşılamak için
Adana'da yeni genelevler açma talebi olmuş. Benim yukarıdaki yazının
Adana Genelevi'yle ilgili yanının ABD'nin Adana'da genelev talebiyle
ilginç bir tesadüfle çakıştığı görülüyor.
Haberin tamamı için tıklayınız:
ABD "genelev" istemiş
Haberin ilgi çekici bir yönü de tezkeredeki genelev maddesinin AKP
Adana milletvekili Abdullah Çalışkan'ın açıklanmış olması. Abdullah
Çalışkan "...özellikle sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı çok
çirkin talepte bulunulmuş. Bu noktada bunu üzülerek söylüyorum. İlk
akıllarına gelen şey de genelevlerin açılması olmuş. Bu noktada TBMM
1 Mart'ta ortaya iradesini koydu ve bu işi kökünden çözmüş oldu..."
demiş. TBMM'nin işi kökünden çözmüş olması iyi de o tezkereyi
savunan, mecliste görüşmeye açan, geçmesi için gerekli her şeyi
yapan kendi partisi parti başkanları R.T. Erdoğan değil miydi. Bu
durumda AKP ve Başbakan R.T. Erdoğan aynı tezkereyle birlikte aynı
zamanda Türkiye'de Adana'da 60 bin ABD askerini ihtiyacının
karşılanması için genelev yapılmasını da savunmuş denebilir. Tezkere
kabul edilseydi acaba 60 bin ABD askerinin genelev ihtiyacını
karşılamak üzere çalışılması düşünülen "iş gücü" nereden
sağlanacaktı?! Böylece Sayın Erdoğan ve partisi ABD askeri için
ilginç bir hizmete ön ayak olmuş olmayacaklar mıydı?
Sonuç olarak meclisten döndü ama bu utanç verici o tezkereyi
savunanlar ve meclise getirmeye değer bulanlar hiç bir siyasi bedel
ödemediler; Türkiye'de hükümet düzeyinde Türkiye'yi yönetiyorlar.
Abdullah Çalışkan gibi AKP'li taife her nasılsa bu durumdan
kendilerine gurur payı çıkarıyor (Not:23.02.2006)
|